MEHMET ARİF DEMİRER
ANAYURT GAZETESİ
17 Nisan 2017 Pazartesi
“Kuvvetin yegane kaynağı olan Türk milletinin güzide vekillerini büyük bahtiyarlıkla EĞİLEREK selamlarım.” (1 Kasım 1937, TBMM Açış Konuşması)
MENDERES’in 29 KASIM 1955 GECESİ TBMM DP GRUBUNA SÖYLEDİĞİ
“Sizin kuvvetiniz o kadar büyüktür ki, Hilafeti dahi geri getirebilirsiniz.” (Vatan, 30.11.1955)
ATATÜRK, o konuşmasında Meclis’teki tüm (% 100) milletvekillerine hitap etmişti.
Menderes, 1954 seçimlerinde, tamamı ön seçimle tespit edilen DP adayları arasından seçilen, DP milletvekillerine hitaben konuşmuştu. DP milletvekilleri 1955 yılında Meclis’in % 90 küsurunu oluşturuyordu, toplam 537 milletvekilinin 489’u.
Bu iki sözde vurgulanan hususlar: Kuvvetin kaynağı millettir. O’nun TBMM’deki temsilcileri bu kuvveti O’nun adına kullanırlar. Menderes’e göre bu güç, TBMM’nin % 90’ı, isterse Hilafeti bile geri getirebilecek kadar büyüktür.
Biz, 16 Nisan 2017 günü, Milleti ikiye bölerek (yaklaşık ortadan) bir Anayasa Değişiklik Paketini oyladık.
“HAYIR” diyenler, paketi incelemiş, içeriğini sakıncalı buldukları için HAYIR oyu kullanmışlardır.
“EVET” diyenler ise sandık başında Erdoğan’a duydukları güveni beyan etmişlerdir, paketin içeriğini incelemeye gerek görmeden ve de (büyük çoğunluk) incelemeden.
İşte tam bu noktada ilginç bir ironi yatmaktadır: Konu, Erdoğan’a güven ya da güvensizlik olarak algılanmamalıdır. Konu, TBMM’nin tüm yetkilerinin (hatta daha da fazlasının) bir kişiye bırakılmasıdır. O bir kişi Erdoğan da olabilir, Hitler özlemi ile yanıp tutuşan birisi de.
Bu nedenle 14 Nisan akşamı NTV’de kendisine sorulan bir soruya verdiği cevap nedeniyle Bahçeli’nin ne Anayasa Değişiklik Paketini doğru dürüst incelediğini ne de referandumun ruhunu anladığını söyleyebilirim. Bahçeli, bir gün önce Anayasa Değişiklik Paketinde eyalet sistemine imkan veren bir madde olduğu ihtimali üzerinde durmuş, bir Cumhurbaşkanı başdanışmanın bu konudaki beyanı nedeniyle ülkücülerin EVET oyu vermekte zorlanacaklarını söylemişti. Bunun üzerine gerek Cumhurbaşkanı gerekse Başbakan telaşlanarak eyalet sistemini düşünmediklerini açıklamışlardı.
Bahçeli’ye NTV’de yöneltilen soru, bu açıklamaları yeterli bulup bulmadığı şeklinde idi. Bahçeli’nin cevabı: “Fazlasıyla YETERLİ”
Bahçeli, referandum sonucu EVET olursa, yapılacak ilk seçimde Erdoğan’ın seçileceğini % 100 olası görmektedir. Ya 2029 seçimi? O seçimde kimin seçileceğini de biliyor mu?
Sorun, seçildiği takdirde Erdoğan’ın eyalet sisteminin önünü açıp açmayacağı değil, bugünden bilmediğimiz, tanımadığımız bir kişinin seçilerek bu Anayasa Değişiklik Paketindeki maddelere dayalı olarak böyle bir tercihi yapıp yapamayacağıdır.
Sorun paketteki bir anayasa maddesinin böyle bir tercihe imkan verip vermediğidir. Türkiye Barolar Birliği Başkanı dahil bir çok hukukçu referandum konusu pakette böyle bir maddenin olduğu konusunda birleşmektedirler.
Yarın: Bölünmüşlüğümüzle yaşamaya alışmak nasıl olacak?
17 Nisan 2017 Pazartesi
“Kuvvetin yegane kaynağı olan Türk milletinin güzide vekillerini büyük bahtiyarlıkla EĞİLEREK selamlarım.” (1 Kasım 1937, TBMM Açış Konuşması)
MENDERES’in 29 KASIM 1955 GECESİ TBMM DP GRUBUNA SÖYLEDİĞİ
“Sizin kuvvetiniz o kadar büyüktür ki, Hilafeti dahi geri getirebilirsiniz.” (Vatan, 30.11.1955)
ATATÜRK, o konuşmasında Meclis’teki tüm (% 100) milletvekillerine hitap etmişti.
Menderes, 1954 seçimlerinde, tamamı ön seçimle tespit edilen DP adayları arasından seçilen, DP milletvekillerine hitaben konuşmuştu. DP milletvekilleri 1955 yılında Meclis’in % 90 küsurunu oluşturuyordu, toplam 537 milletvekilinin 489’u.
Bu iki sözde vurgulanan hususlar: Kuvvetin kaynağı millettir. O’nun TBMM’deki temsilcileri bu kuvveti O’nun adına kullanırlar. Menderes’e göre bu güç, TBMM’nin % 90’ı, isterse Hilafeti bile geri getirebilecek kadar büyüktür.
Biz, 16 Nisan 2017 günü, Milleti ikiye bölerek (yaklaşık ortadan) bir Anayasa Değişiklik Paketini oyladık.
“HAYIR” diyenler, paketi incelemiş, içeriğini sakıncalı buldukları için HAYIR oyu kullanmışlardır.
“EVET” diyenler ise sandık başında Erdoğan’a duydukları güveni beyan etmişlerdir, paketin içeriğini incelemeye gerek görmeden ve de (büyük çoğunluk) incelemeden.
İşte tam bu noktada ilginç bir ironi yatmaktadır: Konu, Erdoğan’a güven ya da güvensizlik olarak algılanmamalıdır. Konu, TBMM’nin tüm yetkilerinin (hatta daha da fazlasının) bir kişiye bırakılmasıdır. O bir kişi Erdoğan da olabilir, Hitler özlemi ile yanıp tutuşan birisi de.
Bu nedenle 14 Nisan akşamı NTV’de kendisine sorulan bir soruya verdiği cevap nedeniyle Bahçeli’nin ne Anayasa Değişiklik Paketini doğru dürüst incelediğini ne de referandumun ruhunu anladığını söyleyebilirim. Bahçeli, bir gün önce Anayasa Değişiklik Paketinde eyalet sistemine imkan veren bir madde olduğu ihtimali üzerinde durmuş, bir Cumhurbaşkanı başdanışmanın bu konudaki beyanı nedeniyle ülkücülerin EVET oyu vermekte zorlanacaklarını söylemişti. Bunun üzerine gerek Cumhurbaşkanı gerekse Başbakan telaşlanarak eyalet sistemini düşünmediklerini açıklamışlardı.
Bahçeli’ye NTV’de yöneltilen soru, bu açıklamaları yeterli bulup bulmadığı şeklinde idi. Bahçeli’nin cevabı: “Fazlasıyla YETERLİ”
Bahçeli, referandum sonucu EVET olursa, yapılacak ilk seçimde Erdoğan’ın seçileceğini % 100 olası görmektedir. Ya 2029 seçimi? O seçimde kimin seçileceğini de biliyor mu?
Sorun, seçildiği takdirde Erdoğan’ın eyalet sisteminin önünü açıp açmayacağı değil, bugünden bilmediğimiz, tanımadığımız bir kişinin seçilerek bu Anayasa Değişiklik Paketindeki maddelere dayalı olarak böyle bir tercihi yapıp yapamayacağıdır.
Sorun paketteki bir anayasa maddesinin böyle bir tercihe imkan verip vermediğidir. Türkiye Barolar Birliği Başkanı dahil bir çok hukukçu referandum konusu pakette böyle bir maddenin olduğu konusunda birleşmektedirler.
Yarın: Bölünmüşlüğümüzle yaşamaya alışmak nasıl olacak?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder