ANAYURT GAZETESİ
14 Mayıs 2009 Perşembe
Dünkü yazımın başlığı ‘Süleyman Soylu Kimdir?’ idi. Sayın Süleyman Soylu DYP’nin oyları % 19’dan % 9.5’a erirken ve sonunda baraja takılırken İstanbul’da önce ilçe daha sonra 4 yıl il başkanı idi. Aslında bugün en güvenilir destekçisi olan Bn Çiller ile Sn. Soylu’nun da siyasetten emekli olması gerekirdi. Öyle olmadı ve 2008 yılında DP genel başkan oldu ! O aşamada partinin % 5.4 gibi küçümsenecek bir oyu kalmıştı. Sn. Soylu bu oyu önemsedi ve kendine hedef yaptı. Bu oyun altında kalırsa ayrılacağını açıkladı. Bu hedef de açıklama da yanlıştı. Önce, ilçe ve il başkanlığı yapmış bir siyasetçi olarak bilmesi gerekirdi ki, genel seçim sonuçları, yerel seçim sonuçları ile kıyaslanamaz. Yerel seçimlerde DP’nin aldığı % 3.7 partiye değil, yerel dinamiklerle oluşan dengelere ve kişilere verilen oyların toplamıdır. Örneğin, Bodrum yarımadasında kimsenin üzerinde durmadığı DP, Sn. Mehmet Kocadon’un kişiliği sayesinde merkez ilçe belediye başkanlığını almıştır. Bugün genel seçim olsa Bodrum’da DP’nin oyu % 3.7’nin çok altında kalır.
Sn. Soylu ikinci bir yanlışı yerel seçimlerden sonra olağanüstü kongre kararı ve geciktirdiği adaylık ilanı ile yaptı. Ayrılacağını ilan etti. Kongre kararı aldı ve adaylığını 12 Mayıs’a kadar geciktirdi. Oysa 76 yaşında bir eski tüfek 7 Mayıs günü DP Genel Merkezi’nde elini taşın altına koymuştu: Hüsamettin Cindoruk.
HÜSAMETTİN CİNDORUK KİMDİR? Yassıada’da Adnan Menderes’in avukatı değildi. 19 DP milletvekilinin avukatı idi, babam dahil.
1933 doğumlu. Yandaş basın, hesap bilmediği için 79, Sayın Bülent Arınç ise 80 yaşında olduğunu iddia ediyor !
Sn Demirel’in yasaklı olduğu dönemde DYP’yi yapılandırmış ve ayakta tutmuş bir kişi.
Yasak kalkınca da genel başkanlığı gerçek sahibine hiç çekinmeden bırakmasını bilmiş bir kişi.
Hataları yok mu?
İnsan olur da hatası olmaz mı?
Hemen iki tanesini ben açıklıyorum.
28 Mayıs 1993 günü DP Genel Başkanı rahmetli Hayrettin Erkmen ile ziyaretine gitmiştik. TBMM Başkanı idi. Hayretin Bey, “Hüsamettin, bu partinin başına senin geçmen lazım” dediğinde verdiği cevap yanlıştı: “Türkiye’nin sarışın ve güzel bir bayan başbakana ihtiyacı var.” O başbakanın hem DYP’yi hem de Türkiye’yi nerelere sürüklediğini ben unutmadım: Gümrük Birliği Antlaşması, 5 Nisan Kararları, % 165 enflasyon…% 9.5 oy !
1996 yılında ricamı kabul edip o tarihte Sayın Aydın Menderes’in terk ettiği Demokrat Parti’nin başına geçmedi. DTP’ni kurdu. Yanlıştı. Faturasını ödedi. Hesabı kapattı.
7 Mayıs 2009 günü her iki yanlışını da tamir etti, rahatını-huzurunu bir kenara bıraktı ve elini taşın altına koyarak Demokrat Parti genel başkanlığına aday olduğunu açıkladı.
76 yaşında bir insan, ülkenin en üst makamlarında bulunmuş, İstanbul’un en iyi semtinde evi, Ayvalık’ta yazlığı var. Televizyonların kombine biletli VİP konuğu.
Bütün bunları bırakıp aktif siyasete dönüyor. Tecrübe ile gençlerin enerjisini birleştireceğini söylüyor.
Birileri Hüsamettin Cindoruk’tan korkuyor. Kimler? Başta AK Parti. Arka planda Fethullah Gülen. Bakınız 12 Mayıs’ta AKSİYON’da ‘Darbeci mi, Emanetçi mi, Demokrat mı?’ başlığı altında neler yazmışlar:
“…DP çatısı altında Anavatan ve Abdullatif Şener’in kuracağı partiyi birleştirecek. Mesut Yılmaz başta olmak üzere eski ANAP’lı, DYP’li bakan ve milletvekillerini bir araya getirecek. Hatta ulusalcı ve sol kesimden siyasetçileri de bu ittifaka dâhil ederek merkez sağda alternatif oluşturacak. Bu ‘kutsal’ ittifakın asıl lideri daha sonra bir konsensüsle belirlenecek. 2011 seçiminde CHP ve MHP’nin yanı sıra bu ‘kutsal’ ittifak da Meclis’e girebilirse AK Parti iktidarına son verilecek.”
İşte korkunun nedeni bu. Mehmet Ağar’ın 2007 yılında yapmadığını Hüsamettin Cindoruk yapacak ve Merkez Sağ’dan ve Merkez’den kerhen giden oyları AK Parti’den geri alacak.
‘Hüsamettin Cindoruk kimdir?’in cevabı şudur: 2002 yılında Türk Milleti’nin Bn. Çiller’e “Yettin Artık” diyerek AK Parti’ye kerhen emanet ettiği oyları (Bn. Çiller genel başkan olduğunda % 27 idi) geri alacak kişi.
Darbeci mi, emanetçi mi yoksa Demokrat Partili mi, Kongre’de belli olacak !
Bugün 14 Mayıs. Tam 59 yıl önce ZAFER Gazetesi’nin manşetten verdiği şu cümleyi çok önemserim: ‘Türk Milleti nihayet beklediği güne erişti’
***Neden Demokrat Parti – 1
Yasak kalkınca da genel başkanlığı gerçek sahibine hiç çekinmeden bırakmasını bilmiş bir kişi.
Hataları yok mu?
İnsan olur da hatası olmaz mı?
Hemen iki tanesini ben açıklıyorum.
28 Mayıs 1993 günü DP Genel Başkanı rahmetli Hayrettin Erkmen ile ziyaretine gitmiştik. TBMM Başkanı idi. Hayretin Bey, “Hüsamettin, bu partinin başına senin geçmen lazım” dediğinde verdiği cevap yanlıştı: “Türkiye’nin sarışın ve güzel bir bayan başbakana ihtiyacı var.” O başbakanın hem DYP’yi hem de Türkiye’yi nerelere sürüklediğini ben unutmadım: Gümrük Birliği Antlaşması, 5 Nisan Kararları, % 165 enflasyon…% 9.5 oy !
1996 yılında ricamı kabul edip o tarihte Sayın Aydın Menderes’in terk ettiği Demokrat Parti’nin başına geçmedi. DTP’ni kurdu. Yanlıştı. Faturasını ödedi. Hesabı kapattı.
7 Mayıs 2009 günü her iki yanlışını da tamir etti, rahatını-huzurunu bir kenara bıraktı ve elini taşın altına koyarak Demokrat Parti genel başkanlığına aday olduğunu açıkladı.
76 yaşında bir insan, ülkenin en üst makamlarında bulunmuş, İstanbul’un en iyi semtinde evi, Ayvalık’ta yazlığı var. Televizyonların kombine biletli VİP konuğu.
Bütün bunları bırakıp aktif siyasete dönüyor. Tecrübe ile gençlerin enerjisini birleştireceğini söylüyor.
Birileri Hüsamettin Cindoruk’tan korkuyor. Kimler? Başta AK Parti. Arka planda Fethullah Gülen. Bakınız 12 Mayıs’ta AKSİYON’da ‘Darbeci mi, Emanetçi mi, Demokrat mı?’ başlığı altında neler yazmışlar:
“…DP çatısı altında Anavatan ve Abdullatif Şener’in kuracağı partiyi birleştirecek. Mesut Yılmaz başta olmak üzere eski ANAP’lı, DYP’li bakan ve milletvekillerini bir araya getirecek. Hatta ulusalcı ve sol kesimden siyasetçileri de bu ittifaka dâhil ederek merkez sağda alternatif oluşturacak. Bu ‘kutsal’ ittifakın asıl lideri daha sonra bir konsensüsle belirlenecek. 2011 seçiminde CHP ve MHP’nin yanı sıra bu ‘kutsal’ ittifak da Meclis’e girebilirse AK Parti iktidarına son verilecek.”
İşte korkunun nedeni bu. Mehmet Ağar’ın 2007 yılında yapmadığını Hüsamettin Cindoruk yapacak ve Merkez Sağ’dan ve Merkez’den kerhen giden oyları AK Parti’den geri alacak.
‘Hüsamettin Cindoruk kimdir?’in cevabı şudur: 2002 yılında Türk Milleti’nin Bn. Çiller’e “Yettin Artık” diyerek AK Parti’ye kerhen emanet ettiği oyları (Bn. Çiller genel başkan olduğunda % 27 idi) geri alacak kişi.
Darbeci mi, emanetçi mi yoksa Demokrat Partili mi, Kongre’de belli olacak !
Bugün 14 Mayıs. Tam 59 yıl önce ZAFER Gazetesi’nin manşetten verdiği şu cümleyi çok önemserim: ‘Türk Milleti nihayet beklediği güne erişti’
***Neden Demokrat Parti – 1
Mehmet Arif DEMİRER
ANAYURT GAZETESİ
15 Mayıs 2009 Cuma
Son iki gün bu sorunun cevabını araştıracağım: Neden Demokrat Parti?
13 – 14 Mayıs gecesi iki televizyon kanalında DP tartışıldı: Kanal B ve Kanal D
Kanal B’de (21:30 – 23:30) ben ‘ATATÜRK + Bayar –> DP Çizgisi’ni anlattım. Belgelerini gösterdim.
20 Eylül 1937 günü önce vekaleten kısa bir süre sonra asaleten başbakanlık görevine getirilen Bayar ile doruğa çıkan ATATÜRK-Bayar birlikteliğinin en önemli ürünü olan ve 17 Eylül 1938 günü Bayar’ın Dolmabahçe’de ATATÜRK’e arz ettiği yeni kalkınma planındaki yatırımlar hakkında ATATÜRK’ün şu sözlerini vurguladım: (Ekonomi hakkındaki son sözleri)
“Memleketin en önemli ve esaslı işlerini görüşüyoruz. Bunlar insanı yormaz bilakis hayat verir. Yakında fırtına (2. Dünya Savaşı) kopacak, yatırımları geciktirmeden ekonomik seferberlik anlayışı içinde gerçekleştirin ki, iktisaden kuvvetli olalım.”
ATATÜRK’ün vefatından sonra bir bakanlar kurulu kararnamesi ile 1938 Kalkınma Planı’ndaki yatırımlardan “sarfınazar” edilmişti. Planda 26 büyük ölçekli yatırım projesi vardı. 14 Mayıs’ta DP iktidara gelene kadar tamamı askıya alınmıştı.
14 Mayıs 1950 seçimlerinde tek başına iktidara gelen, üst üste üç seçim kazanan ve ortamı yok iken kararı verilen ve daha sonra CHP ve üniversite hocalarının (işte asıl Ergenekon !) hazırladıkları ortam ile 27 Mayıs 1960 günü gerçekleştirilen bir askeri darbe ile Meclis’ten çıkartılıp Yassıada’ya gönderilen Demokrat Parti, on yılda 260 daha da büyük ölçekli yatırım projesini gerçekleştirerek ATATÜRK’ün tanımına göre en önemli ve esaslı işleri tamamla-mıştır.
Dolayısı ile ATATÜRK +Bayar –> DP Çizgisi vardır. Gerçektir. ATATÜRK’ü kimse ne tekeline alabilir ne de bu çizgiyi inkar edebilir.
Bu çizginin en somut sonuç tablosu olarak da Ankara telefon rehberlerindeki meslekler bölümünde yer alan ticari abonelerin sayılarını gösterdim: (İstanbul, İzmir ve Adana telefon rehberlerini bulamadım. Bulsa idim daha da çarpıcı rakamlara ulaşmış olurduk.)
1938 yılında 215 abone
1950 yılında 185 abone – 12 yıl olduğu yerde kalmış.
1960 yılında 7 200 abone – Çok büyük bir artış. Ekonomi olağanüstü büyümüş.
İşte Demokrat Parti o ‘en önemli ve esaslı’ işleri yapmış ve ATATÜRK’ün bilinen son sözlerinde belirttiği gibi Türkiye’yi iktisaden kuvvetli bir konuma getirmiştir.
Kanal D’de (Genç Bakış Programı) 1:00 – 03:40 arasında Sn. Cindoruk Eskişehir Anadolu Üniversitesi öğrencilerinin sorularını yanıtlarken genel başkan seçildiği takdirde Demokrat Parti’nin neler yapacağını açıkladı.
Yeni bir anayasa,
Daha fazla demokrasi, gençlerin politikada daha etkili bir konuma gelmeleri,
YÖK yerine bir bilimsel danışma kurulu,
Kürsüde söylenenler dışında milletvekilliği dokunmazlığının kaldırılması,
Seçilenlerin 2 yılda bir mal varlıklarını açıklamaları zorunluluğu,
Yargının tartışmalardan uzak bir şekilde işler hale getirilmesi (daha önce de ‘organize savcı – organize mahkeme’ diyerek son uygulamaları eleştirmişti).
Sn. Cindoruk bir kez daha Adnan Menderes’in değil, dün yazdığım gibi babam dahil 19 DP milletvekilinin Yassıada avukatı olduğunu belirtti. Bunlar arasında idam edilen rahmetli Hasan Polatkan da vardı. Onun idam edilmiş olmasının kendi mesleki becerisi ya da bece-riksizliği ile ilişkili olmadığını vurguladı Sn. Cindoruk: “Kararlar hukuk dışında verilmişti.”
Yarın ‘Kongre’ye Doğru – Son’ yazımda ‘2011’e doğru Neden Demokrat Parti?’ sorusunun cevabını şu somut rakamlar ile vereceğim. Bn. Çiller’in sayesinde AK Parti’ye emaneten giden % 23 (% 27 idi, bugün % 4) oyun geri kazanılması hedefi. Böylelikle 2011’de AK Parti kendi gerçek boyutuna, % 14 (37 – 23) dönmüş, Türkiye de rahat bir nefes almış olacaktır.
Bir hatırlatma: DP Genel Başkan adayı Sayın Soylu, Türkiye’nin en büyük ili İstanbul’da 1999 – 2002 döneminde Bn. Çiller’in il başkanı idi. Baraja takılmada ciddi pay sahibidir.
NOT: Cindoruk fobisi Aydın Menderes’i tekrar TGRT ekranına taşımış. Şu cümlesine takıldım: “Cindoruk DP'den koptuğu gibi demokrasiden de koptu.” Sormazlar mı Sn. Aydın Menderes’e “Siz, mezara kadar Refah’a giderken çok mu demokrattınız, ya da DP’li?”
Kongre’ye sadece bir gün kaldı: Cuma günü…
***
Kongre’ye Doğru Demokrat Parti – 7
Mehmet Arif DEMİRER
Demokrat Parti’nin kuruluşunun 63. Yıldönümü 7 Ocak 2009 günü Sn. Soylu güzel bir konuşma yaptı. 9 Ocak günü kendisini tebrik ettim. (Eğriye eğri – Doğruya doğru)
18 Ocak 2009 – Tercüman’da Fethullah Gülen promosyon yazısı ile ortaya bir iddia atıldı: Nursi-Menderes arasında yakın bir ilişki vardı. Bu sayede, Nursi’nin sayesinde, 1950-1960 döneminde Doğu ve Güneydoğu’da hiç isyan olmadı.
Bu yazıdan sonra Sn. Soylu söylemini değiştirdi. Bir yanda Tercüman’daki bu gerçekdışı iddiayı sürdürdü öte yanda Sn. Demirel ve Sn. Cindoruk’tan ‘darbeci-ergenekoncu’ olarak bahsetmeye başladı.
Tercüman’daki yazıyı DP Genel Başkanı ve Yardımcısına gönderdim. Bir tekzip bekledim. Herhangi bir tepki çıkmadı. Yazıyı ayrıca Sn. Aydın Menderes’e de gönderdim. Bekledim ki, Sn. Menderes, “Babam Nursi ile hiç görüşmedi” desin. Demedi. Neden demediğini anlamıyorum çünkü on yıl boyunca Menderes, Nursi ile aynı mekanda bulunmadı ve Nursi’nin kendi deyimi ile ‘mesafeli’ durdu.
Tercüman’ı Basın Konseyi’ne şikayet ettim. Basın Konseyi ilk aşamada şikayetimin YERSİZ olduğu kararını verdi.
Yani? Menderes Nursi’nin elini sıkmış (öpmüş) ! Basına Konseyi’ne, kendilerini kınadığımı yazdım.
3 Mart günü www.haber7.com, DP genel başkanının Kocaeli tv’deki konuşmasın haber olarak yayımladı ve kaynak olarak Yeni Asya gazetesini gösterdi.
Yerel seçimlerden ve Sn. Soylu’nun ‘Ayrılacağım’ açıklamasından hemen sonra, 31 Mart günü, DP Genel Başkanına çok özel bir mektup gönderdim. Kongre’ye gitmeyin, dedim. Bu mektupta Pakistan’da (Svat’ta) olup bitenlere dikkatlerini çektim.
Herhangi bir cevap gelmedi ama, ertesi gün DP GİK, 16 Mayıs 2009 Kongre’sini ilan etti.
2 Mayıs günü Demokrat Parti eski milletvekillerinin 65 yakınının imzasını içeren bir mektup Genel Başkan’a verildi. Mektupta 65 kişinin Sn S. Soylu’yu destekledikleri açıklandı. Sn Soylu bu mektubu ‘çok önemli bir siyaset belgesi’ olarak tanımladı.
Bu tanımlamaya uyan ben ve birkaç arkadaşım çeşitli gerekçelere dayalı olarak adı geçen mektubu imzalamadık.
7 Nisan günü Sn. Cindoruk adaylığını ilan etti. Elimi taşın altına koyuyorum, dedi.
Adaylığını ilan ettikten sonra Yandaş Basın ve Yandaş Televizyonlar Sn Cindoruk’a saldırmaya başladılar. Bunlara bir eleştiri yazısı gönderdim ve sordum: ‘Nedir bu telaş?’
Anayurt gazetesinde Kongre’ye doğru 7 yazım yayımladı ve 16 Mayıs gününe geldik.
Son yazımda mühendis olarak bir hesap yaptım: DYP’nin 1991 oyu % 27 idi. Bugün % 4. Fark % 23. Bu oy çeşitli nedenlerle (Çiller-Soylu ağırlıklı) AK Parti’ye gitti. Geri alacağız.
Yazının ortaya koyduğu hedef şu idi: 2011 yılında AK Parti’yi tek başına iktidardan uzaklaştıracak ve 1. Parti olarak iktidara geleceğiz.
16 Mayıs günü Demokrat Parti’nin 5. Olağanüstü Kongresi’ne katıldım. Gözlemlerimi özetliyorum:
Kongre’ye katılan yaklaşık bin delege Sn. Soylu’nun genel başkanlığı döneminde kongrelerini yapan il ve ilçelerde seçilmişlerdi. Kongre’ye telgraf gönderen Bn. Çiller’in telgrafı okundu-ğunda uzun uzun ve heyecanlı bir şekilde alkışladılar.
Gerek delegeler gerekse misafirler kongre salonuna girerken üç genel başkan adayından en çok Sn. Soylu’yu alkışladılar ve sık sık ‘Soylu Başbakan’ sloganları atıldı.
Sn. Soylu, konuşmasında Bayar’dan bahsetti. Başlarken ‘ATATÜRK ve Bayar’ diye giriş yaptı. Ancak bu olumlu girişi sürdüremedi ve yine Sn. Demirel ve Sn. Cindoruk’a yönelik ‘darbeci-ergenekoncu’ suçlamalarını tekrarladı; 28 Şubat postmodern darbesi, 367 sayısı ve 27 Nisan e muhtırası iddiaları ile.
İkinci genel başkan adayı Sn. Mehmet Ali Bayar, ‘genç genel başkan’ imajı vermek istedi. Konuşmasını bu eksende sürdürdü. Söyledikleri arasında önemli mesajlar ile gereksiz ayrıntılar bir arada kafa karıştırdı. İlk turda 16, ikinci turda 3 oy alması, delegelerin bu konuşmadan etkilenmediklerinin göstergesi oldu.
Sn. Cindoruk ise, iki genç ve dinamik adaydan sonra yaşının ve deneyimlerinin hakkını verdi. Çiller-Soylu ağırlıklı 944 delegenin 480’nin oyunu almak başarısını gösterdi. Bunu yaparken Soylu gibi yanlış hedefe (diğer genel başkan adayı Sn. Cindoruk) yönelik ya da Sn. Bayar gibi hedefsiz bir konuşma yapmak yerine hedefini çok net bir şekilde belirledi: AK Parti iktidarı ve Başbakan Erdoğan.
Sn. Soylu’nun konuşmasından sonra delegelerin tercihlerinin % 60 Soylu’dan ve % 40 Cindoruk’tan yana oluşması beklenirken Sn. Cindoruk’un doğru hedefe yönelik konuşması dengeleri değiştirdi ve Kongre Demokrat Parti’ye yakışır bir olgunlukla sonuçlandı.
Birinci Tur sonuçları:
Hüsamettin Cindoruk: 480
Süleyman Soylu: 448
Mehmet Ali Bayar: 16
İkinci Tur Sonuçları:
Hüsamettin Cindoruk: 535
Süleyman Soylu: 389
Mehmet Ali Bayar 3
Sn. Soylu ve Sn. Bayar ikinci turdan sonra çekildiler. Eğer Sn. Cindoruk’un konuşmasından hemen sonra çekilmiş olsalardı, kanımca, daha iyi olurdu ve Demokrat Parti bölünmüş ya da bölünecek görüntüsü verilmezdi. Kongre’nin hemen ardından Sn. Soylu ve AK Parti’ye daha yakın olan il örgütlerinden, Hatay’dan başlayarak, tek-tük istifa haberleri geldi.
Sn. Cindoruk ve arkadaşlarının partiyi kısa biz zamanda toparlayıp, en küçük hedef olarak 1991’in % 27’sine yönelik sağlam bir çizgide (‘ATATÜRK + Bayar ve DP çizgisi’) iler-leyeceklerine inancım tamdır.
ANAYURT GAZETESİ
15 Mayıs 2009 Cuma
Son iki gün bu sorunun cevabını araştıracağım: Neden Demokrat Parti?
13 – 14 Mayıs gecesi iki televizyon kanalında DP tartışıldı: Kanal B ve Kanal D
Kanal B’de (21:30 – 23:30) ben ‘ATATÜRK + Bayar –> DP Çizgisi’ni anlattım. Belgelerini gösterdim.
20 Eylül 1937 günü önce vekaleten kısa bir süre sonra asaleten başbakanlık görevine getirilen Bayar ile doruğa çıkan ATATÜRK-Bayar birlikteliğinin en önemli ürünü olan ve 17 Eylül 1938 günü Bayar’ın Dolmabahçe’de ATATÜRK’e arz ettiği yeni kalkınma planındaki yatırımlar hakkında ATATÜRK’ün şu sözlerini vurguladım: (Ekonomi hakkındaki son sözleri)
“Memleketin en önemli ve esaslı işlerini görüşüyoruz. Bunlar insanı yormaz bilakis hayat verir. Yakında fırtına (2. Dünya Savaşı) kopacak, yatırımları geciktirmeden ekonomik seferberlik anlayışı içinde gerçekleştirin ki, iktisaden kuvvetli olalım.”
ATATÜRK’ün vefatından sonra bir bakanlar kurulu kararnamesi ile 1938 Kalkınma Planı’ndaki yatırımlardan “sarfınazar” edilmişti. Planda 26 büyük ölçekli yatırım projesi vardı. 14 Mayıs’ta DP iktidara gelene kadar tamamı askıya alınmıştı.
14 Mayıs 1950 seçimlerinde tek başına iktidara gelen, üst üste üç seçim kazanan ve ortamı yok iken kararı verilen ve daha sonra CHP ve üniversite hocalarının (işte asıl Ergenekon !) hazırladıkları ortam ile 27 Mayıs 1960 günü gerçekleştirilen bir askeri darbe ile Meclis’ten çıkartılıp Yassıada’ya gönderilen Demokrat Parti, on yılda 260 daha da büyük ölçekli yatırım projesini gerçekleştirerek ATATÜRK’ün tanımına göre en önemli ve esaslı işleri tamamla-mıştır.
Dolayısı ile ATATÜRK +Bayar –> DP Çizgisi vardır. Gerçektir. ATATÜRK’ü kimse ne tekeline alabilir ne de bu çizgiyi inkar edebilir.
Bu çizginin en somut sonuç tablosu olarak da Ankara telefon rehberlerindeki meslekler bölümünde yer alan ticari abonelerin sayılarını gösterdim: (İstanbul, İzmir ve Adana telefon rehberlerini bulamadım. Bulsa idim daha da çarpıcı rakamlara ulaşmış olurduk.)
1938 yılında 215 abone
1950 yılında 185 abone – 12 yıl olduğu yerde kalmış.
1960 yılında 7 200 abone – Çok büyük bir artış. Ekonomi olağanüstü büyümüş.
İşte Demokrat Parti o ‘en önemli ve esaslı’ işleri yapmış ve ATATÜRK’ün bilinen son sözlerinde belirttiği gibi Türkiye’yi iktisaden kuvvetli bir konuma getirmiştir.
Kanal D’de (Genç Bakış Programı) 1:00 – 03:40 arasında Sn. Cindoruk Eskişehir Anadolu Üniversitesi öğrencilerinin sorularını yanıtlarken genel başkan seçildiği takdirde Demokrat Parti’nin neler yapacağını açıkladı.
Yeni bir anayasa,
Daha fazla demokrasi, gençlerin politikada daha etkili bir konuma gelmeleri,
YÖK yerine bir bilimsel danışma kurulu,
Kürsüde söylenenler dışında milletvekilliği dokunmazlığının kaldırılması,
Seçilenlerin 2 yılda bir mal varlıklarını açıklamaları zorunluluğu,
Yargının tartışmalardan uzak bir şekilde işler hale getirilmesi (daha önce de ‘organize savcı – organize mahkeme’ diyerek son uygulamaları eleştirmişti).
Sn. Cindoruk bir kez daha Adnan Menderes’in değil, dün yazdığım gibi babam dahil 19 DP milletvekilinin Yassıada avukatı olduğunu belirtti. Bunlar arasında idam edilen rahmetli Hasan Polatkan da vardı. Onun idam edilmiş olmasının kendi mesleki becerisi ya da bece-riksizliği ile ilişkili olmadığını vurguladı Sn. Cindoruk: “Kararlar hukuk dışında verilmişti.”
Yarın ‘Kongre’ye Doğru – Son’ yazımda ‘2011’e doğru Neden Demokrat Parti?’ sorusunun cevabını şu somut rakamlar ile vereceğim. Bn. Çiller’in sayesinde AK Parti’ye emaneten giden % 23 (% 27 idi, bugün % 4) oyun geri kazanılması hedefi. Böylelikle 2011’de AK Parti kendi gerçek boyutuna, % 14 (37 – 23) dönmüş, Türkiye de rahat bir nefes almış olacaktır.
Bir hatırlatma: DP Genel Başkan adayı Sayın Soylu, Türkiye’nin en büyük ili İstanbul’da 1999 – 2002 döneminde Bn. Çiller’in il başkanı idi. Baraja takılmada ciddi pay sahibidir.
NOT: Cindoruk fobisi Aydın Menderes’i tekrar TGRT ekranına taşımış. Şu cümlesine takıldım: “Cindoruk DP'den koptuğu gibi demokrasiden de koptu.” Sormazlar mı Sn. Aydın Menderes’e “Siz, mezara kadar Refah’a giderken çok mu demokrattınız, ya da DP’li?”
Kongre’ye sadece bir gün kaldı: Cuma günü…
***
Kongre’ye Doğru Demokrat Parti – 7
Mehmet Arif DEMİRER
ANAYURT GAZETESİ
16 Mayıs 2009 Cumartesi
Demokrat Parti 1950 – 1960 döneminde üst üste üç seçim kazanmıştır. Üst üste üç seçim kazanan tek partidir.
1954 seçimlerinde % 58.4 oy almıştır. Bu siyasi tarihimizin rekorudur.
2009 yılında durum nedir?
Yerel seçimlerden sonra yazılı olarak, “Kongre’ye gitmeyin. Partiye zarar verirsiniz” demiş olmama rağmen Sayın Soylu Kongre ilanı aldırmış ve il başkanlarının ricalarını da göz ardı ederek Kongre’den vazgeçmemiştir. Sanki partiyi % 3 - % 4 aralığında tutmak yönünde gizli bir misyonu varmış gibi?
16 Mayıs 2009 sabahı genel başkanlık için üç aday vardır:
* DYP eski Genel başkanı Sayın Hüsamettin Cindoruk
* DYP İstanbul il başkanı olarak partinin 1999 yılında İstanbul’da aldığı % 5.44 oranındaki oyu 2002 yılında % 3.62’ye düşüren Genel Başkan Sayın Soylu
* Demokrat Parti’nin en değerli bürokratlarının başında gelen rahmetli Kemal Aygün’ün torunu ve Sanayi eski Bakanı rahmetli Nuri Bayar’ın oğlu Sayın Mehmet Ali Bayar
Demokrat Parti’nin 2009 yılında oyu % 4’ün altındadır. Bu oyun önemli bir bölümü, belki de yarısı, partiye değil yerel partililere verilmiştir. Bodrum örneğini vermiştim.
Bugün (16 Mayıs) yapılacak Kongre, partiyi üçe bölmüştür:
Sn. Soylu ki, İstanbul il başkanı olarak son derece başarısız bir performans sahnelemiştir, 2007 yılında Sn. Cindoruk genel başkan adaylığından vazgeçince, oluşan boşluğu doldurarak aday olmuş ve 6 Ocak 2008 günü Kongre’de genel başkan seçilmiştir. O tarihte partinin oyu, kağıt üzerinde de olsa, % 5.54 idi. Sn. Soylu bunun % 1 olduğunu iddia ediyor.
Sayın Mehmet Ali Bayar’ın, Sn. Cindoruk (ki, kendisine Sn Demirel’in tam destek verdiğini duymayan sağır sultan kalmadı) karşısında aday olmasını d e ğ e r l e n d i r e m i y o r u m.
Var olan üç adaydan yalnız Sn. Cindoruk, Demokrat Parti’nin 2011 misyonunu doğru belirlemiştir:
Bn. Çiller’in sayesinde AK Parti’ye emaneten giden % 23 (% 27 idi, bugün % 4) oyun geri kazanılması. Böylelikle 2011’de AK Parti kendi gerçek boyutuna, % 14 (37 – 23) dönmüş, Türkiye de rahat bir nefes almış olacaktır.
Sn. Cindoruk’un bu hedefini Sn. Soylu değerlendiremezken, AK Parti (Fethullah Gülen?) çok iyi anlamış ve yandaş basını koro halinde çalıştırmıştır: Zaman-Vakit-Yeni Şafak-Bugün vd.
Ne yazık ki bu AK Parti/Gülen korosuna Adnan Menderes’in oğlu da katılmış, yetmemiş 65 DP eski milletvekili yakınları (ben ve birkaç arkadaşımız imzalamadık) da yazılı olarak Sn. Soylu’ya desteklerini açıklamışlardır.
Ve de ne yazık ki, 65 kişinin içinde Bayar’ın torunları da vardır.
Ben, 13 Mayıs gecesi Kanal B’de ‘ATATÜRK + Bayar ? DP Çizgisi’ni vurguladım.
Bayar’ın torunları ise ‘Nursi – Menderes Çizgisi’ diyen Sn. Soylu’yu destekliyorlar !
Şimdi herkese (özellikle 65 DP eski milletvekili yakınları ile Sayın Mehmet Ali Bayar’a) sesleniyorum:
“Henüz çok geç değil. Gelin, Kongre’de Sn. Cindoruk’u desteklediğinizi açıklayın, Demokrat Parti’yi % 3 – % 4 arasındaki sıkışıklığından kurtarın ve ilk hedef olarak % 27’ye ulaşmasına yardımcı olun. Küçük hesaplar peşinde küçük rakamlara boyun eğmiş kişilerden uzak durun.”
Hatırlayın: “ATATÜRK + Bayar ? DP Çizgisi’nin on yıllık ortalaması % 54 idi, % 5.54 değil, % 3.7 hiç değil.
***
DP’nin 16 Mayıs Kongresi ve sonuçları
Mehmet Arif DEMİRER
Demokrat Parti 1950 – 1960 döneminde üst üste üç seçim kazanmıştır. Üst üste üç seçim kazanan tek partidir.
1954 seçimlerinde % 58.4 oy almıştır. Bu siyasi tarihimizin rekorudur.
2009 yılında durum nedir?
Yerel seçimlerden sonra yazılı olarak, “Kongre’ye gitmeyin. Partiye zarar verirsiniz” demiş olmama rağmen Sayın Soylu Kongre ilanı aldırmış ve il başkanlarının ricalarını da göz ardı ederek Kongre’den vazgeçmemiştir. Sanki partiyi % 3 - % 4 aralığında tutmak yönünde gizli bir misyonu varmış gibi?
16 Mayıs 2009 sabahı genel başkanlık için üç aday vardır:
* DYP eski Genel başkanı Sayın Hüsamettin Cindoruk
* DYP İstanbul il başkanı olarak partinin 1999 yılında İstanbul’da aldığı % 5.44 oranındaki oyu 2002 yılında % 3.62’ye düşüren Genel Başkan Sayın Soylu
* Demokrat Parti’nin en değerli bürokratlarının başında gelen rahmetli Kemal Aygün’ün torunu ve Sanayi eski Bakanı rahmetli Nuri Bayar’ın oğlu Sayın Mehmet Ali Bayar
Demokrat Parti’nin 2009 yılında oyu % 4’ün altındadır. Bu oyun önemli bir bölümü, belki de yarısı, partiye değil yerel partililere verilmiştir. Bodrum örneğini vermiştim.
Bugün (16 Mayıs) yapılacak Kongre, partiyi üçe bölmüştür:
Sn. Soylu ki, İstanbul il başkanı olarak son derece başarısız bir performans sahnelemiştir, 2007 yılında Sn. Cindoruk genel başkan adaylığından vazgeçince, oluşan boşluğu doldurarak aday olmuş ve 6 Ocak 2008 günü Kongre’de genel başkan seçilmiştir. O tarihte partinin oyu, kağıt üzerinde de olsa, % 5.54 idi. Sn. Soylu bunun % 1 olduğunu iddia ediyor.
Sayın Mehmet Ali Bayar’ın, Sn. Cindoruk (ki, kendisine Sn Demirel’in tam destek verdiğini duymayan sağır sultan kalmadı) karşısında aday olmasını d e ğ e r l e n d i r e m i y o r u m.
Var olan üç adaydan yalnız Sn. Cindoruk, Demokrat Parti’nin 2011 misyonunu doğru belirlemiştir:
Bn. Çiller’in sayesinde AK Parti’ye emaneten giden % 23 (% 27 idi, bugün % 4) oyun geri kazanılması. Böylelikle 2011’de AK Parti kendi gerçek boyutuna, % 14 (37 – 23) dönmüş, Türkiye de rahat bir nefes almış olacaktır.
Sn. Cindoruk’un bu hedefini Sn. Soylu değerlendiremezken, AK Parti (Fethullah Gülen?) çok iyi anlamış ve yandaş basını koro halinde çalıştırmıştır: Zaman-Vakit-Yeni Şafak-Bugün vd.
Ne yazık ki bu AK Parti/Gülen korosuna Adnan Menderes’in oğlu da katılmış, yetmemiş 65 DP eski milletvekili yakınları (ben ve birkaç arkadaşımız imzalamadık) da yazılı olarak Sn. Soylu’ya desteklerini açıklamışlardır.
Ve de ne yazık ki, 65 kişinin içinde Bayar’ın torunları da vardır.
Ben, 13 Mayıs gecesi Kanal B’de ‘ATATÜRK + Bayar ? DP Çizgisi’ni vurguladım.
Bayar’ın torunları ise ‘Nursi – Menderes Çizgisi’ diyen Sn. Soylu’yu destekliyorlar !
Şimdi herkese (özellikle 65 DP eski milletvekili yakınları ile Sayın Mehmet Ali Bayar’a) sesleniyorum:
“Henüz çok geç değil. Gelin, Kongre’de Sn. Cindoruk’u desteklediğinizi açıklayın, Demokrat Parti’yi % 3 – % 4 arasındaki sıkışıklığından kurtarın ve ilk hedef olarak % 27’ye ulaşmasına yardımcı olun. Küçük hesaplar peşinde küçük rakamlara boyun eğmiş kişilerden uzak durun.”
Hatırlayın: “ATATÜRK + Bayar ? DP Çizgisi’nin on yıllık ortalaması % 54 idi, % 5.54 değil, % 3.7 hiç değil.
***
DP’nin 16 Mayıs Kongresi ve sonuçları
Mehmet Arif DEMİRER
ANAYURT GAZETESİ
20 Mayıs 2009 Çarşamba
20 Mayıs 2009 Çarşamba
Demokrat Parti’nin kuruluşunun 63. Yıldönümü 7 Ocak 2009 günü Sn. Soylu güzel bir konuşma yaptı. 9 Ocak günü kendisini tebrik ettim. (Eğriye eğri – Doğruya doğru)
18 Ocak 2009 – Tercüman’da Fethullah Gülen promosyon yazısı ile ortaya bir iddia atıldı: Nursi-Menderes arasında yakın bir ilişki vardı. Bu sayede, Nursi’nin sayesinde, 1950-1960 döneminde Doğu ve Güneydoğu’da hiç isyan olmadı.
Bu yazıdan sonra Sn. Soylu söylemini değiştirdi. Bir yanda Tercüman’daki bu gerçekdışı iddiayı sürdürdü öte yanda Sn. Demirel ve Sn. Cindoruk’tan ‘darbeci-ergenekoncu’ olarak bahsetmeye başladı.
Tercüman’daki yazıyı DP Genel Başkanı ve Yardımcısına gönderdim. Bir tekzip bekledim. Herhangi bir tepki çıkmadı. Yazıyı ayrıca Sn. Aydın Menderes’e de gönderdim. Bekledim ki, Sn. Menderes, “Babam Nursi ile hiç görüşmedi” desin. Demedi. Neden demediğini anlamıyorum çünkü on yıl boyunca Menderes, Nursi ile aynı mekanda bulunmadı ve Nursi’nin kendi deyimi ile ‘mesafeli’ durdu.
Tercüman’ı Basın Konseyi’ne şikayet ettim. Basın Konseyi ilk aşamada şikayetimin YERSİZ olduğu kararını verdi.
Yani? Menderes Nursi’nin elini sıkmış (öpmüş) ! Basına Konseyi’ne, kendilerini kınadığımı yazdım.
3 Mart günü www.haber7.com, DP genel başkanının Kocaeli tv’deki konuşmasın haber olarak yayımladı ve kaynak olarak Yeni Asya gazetesini gösterdi.
Yerel seçimlerden ve Sn. Soylu’nun ‘Ayrılacağım’ açıklamasından hemen sonra, 31 Mart günü, DP Genel Başkanına çok özel bir mektup gönderdim. Kongre’ye gitmeyin, dedim. Bu mektupta Pakistan’da (Svat’ta) olup bitenlere dikkatlerini çektim.
Herhangi bir cevap gelmedi ama, ertesi gün DP GİK, 16 Mayıs 2009 Kongre’sini ilan etti.
2 Mayıs günü Demokrat Parti eski milletvekillerinin 65 yakınının imzasını içeren bir mektup Genel Başkan’a verildi. Mektupta 65 kişinin Sn S. Soylu’yu destekledikleri açıklandı. Sn Soylu bu mektubu ‘çok önemli bir siyaset belgesi’ olarak tanımladı.
Bu tanımlamaya uyan ben ve birkaç arkadaşım çeşitli gerekçelere dayalı olarak adı geçen mektubu imzalamadık.
7 Nisan günü Sn. Cindoruk adaylığını ilan etti. Elimi taşın altına koyuyorum, dedi.
Adaylığını ilan ettikten sonra Yandaş Basın ve Yandaş Televizyonlar Sn Cindoruk’a saldırmaya başladılar. Bunlara bir eleştiri yazısı gönderdim ve sordum: ‘Nedir bu telaş?’
Anayurt gazetesinde Kongre’ye doğru 7 yazım yayımladı ve 16 Mayıs gününe geldik.
Son yazımda mühendis olarak bir hesap yaptım: DYP’nin 1991 oyu % 27 idi. Bugün % 4. Fark % 23. Bu oy çeşitli nedenlerle (Çiller-Soylu ağırlıklı) AK Parti’ye gitti. Geri alacağız.
Yazının ortaya koyduğu hedef şu idi: 2011 yılında AK Parti’yi tek başına iktidardan uzaklaştıracak ve 1. Parti olarak iktidara geleceğiz.
16 Mayıs günü Demokrat Parti’nin 5. Olağanüstü Kongresi’ne katıldım. Gözlemlerimi özetliyorum:
Kongre’ye katılan yaklaşık bin delege Sn. Soylu’nun genel başkanlığı döneminde kongrelerini yapan il ve ilçelerde seçilmişlerdi. Kongre’ye telgraf gönderen Bn. Çiller’in telgrafı okundu-ğunda uzun uzun ve heyecanlı bir şekilde alkışladılar.
Gerek delegeler gerekse misafirler kongre salonuna girerken üç genel başkan adayından en çok Sn. Soylu’yu alkışladılar ve sık sık ‘Soylu Başbakan’ sloganları atıldı.
Sn. Soylu, konuşmasında Bayar’dan bahsetti. Başlarken ‘ATATÜRK ve Bayar’ diye giriş yaptı. Ancak bu olumlu girişi sürdüremedi ve yine Sn. Demirel ve Sn. Cindoruk’a yönelik ‘darbeci-ergenekoncu’ suçlamalarını tekrarladı; 28 Şubat postmodern darbesi, 367 sayısı ve 27 Nisan e muhtırası iddiaları ile.
İkinci genel başkan adayı Sn. Mehmet Ali Bayar, ‘genç genel başkan’ imajı vermek istedi. Konuşmasını bu eksende sürdürdü. Söyledikleri arasında önemli mesajlar ile gereksiz ayrıntılar bir arada kafa karıştırdı. İlk turda 16, ikinci turda 3 oy alması, delegelerin bu konuşmadan etkilenmediklerinin göstergesi oldu.
Sn. Cindoruk ise, iki genç ve dinamik adaydan sonra yaşının ve deneyimlerinin hakkını verdi. Çiller-Soylu ağırlıklı 944 delegenin 480’nin oyunu almak başarısını gösterdi. Bunu yaparken Soylu gibi yanlış hedefe (diğer genel başkan adayı Sn. Cindoruk) yönelik ya da Sn. Bayar gibi hedefsiz bir konuşma yapmak yerine hedefini çok net bir şekilde belirledi: AK Parti iktidarı ve Başbakan Erdoğan.
Sn. Soylu’nun konuşmasından sonra delegelerin tercihlerinin % 60 Soylu’dan ve % 40 Cindoruk’tan yana oluşması beklenirken Sn. Cindoruk’un doğru hedefe yönelik konuşması dengeleri değiştirdi ve Kongre Demokrat Parti’ye yakışır bir olgunlukla sonuçlandı.
Birinci Tur sonuçları:
Hüsamettin Cindoruk: 480
Süleyman Soylu: 448
Mehmet Ali Bayar: 16
İkinci Tur Sonuçları:
Hüsamettin Cindoruk: 535
Süleyman Soylu: 389
Mehmet Ali Bayar 3
Sn. Soylu ve Sn. Bayar ikinci turdan sonra çekildiler. Eğer Sn. Cindoruk’un konuşmasından hemen sonra çekilmiş olsalardı, kanımca, daha iyi olurdu ve Demokrat Parti bölünmüş ya da bölünecek görüntüsü verilmezdi. Kongre’nin hemen ardından Sn. Soylu ve AK Parti’ye daha yakın olan il örgütlerinden, Hatay’dan başlayarak, tek-tük istifa haberleri geldi.
Sn. Cindoruk ve arkadaşlarının partiyi kısa biz zamanda toparlayıp, en küçük hedef olarak 1991’in % 27’sine yönelik sağlam bir çizgide (‘ATATÜRK + Bayar ve DP çizgisi’) iler-leyeceklerine inancım tamdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder