7 Temmuz 2018 Cumartesi

Kongre’ye doğru Demokrat Parti "Mehmet Arif DEMİRER" (10 Mayıs 2009 Pazar) Demokrat Parti’nin 16 Mayıs 2009 günü yapacağı Olağanüstü Kongre’de yeni bir Genel Başkan ve Genel İdare Kurulu seçilecektir.


Kongre’ye doğru Demokrat Parti
Mehmet Arif DEMİRER, 
(10 Mayıs 2009 Pazar)
Demokrat Parti’nin 16 Mayıs 2009 günü yapacağı Olağanüstü Kongre’de yeni bir Genel Başkan ve Genel İdare Kurulu seçilecektir. Genel Başkan Sayın Süleyman SOYLU aday olmayacağını açıklamış iken son günlerde gerek il ve ilçelerden gerekse Prof. Dr. Emine Naskali (Celal Bayar’ın torunu) ve Arda Gedik (İçişleri eski Bakanı Namık Gedik’in oğlu) imzaladıkları ve 65 DP eski (1946 – 1960 dönemi) milletvekili yakınlarının imzaladıkları bir mektuptaki yeniden aday olma çağrılarına uyarak aday olabileceği sinyalleri vermektedir.

Öte yanda DYP eski Genel Başkanı ve TBMM eski Başkanı Sayın Hüsamettin Cindoruk Demokrat Parti genel başkan adaylığını açıklamıştır. Bunun üzerine ZAMAN, Yeni Şafak, Vakit gazetelerinde Cindoruk aleyhinde derhal köşe ve haber yazıları yayımlanmış, 1995 yılında DP Genel Başkanı iken partisini terk ederek Refah Parti’sine giden Aydın Menderes 8 Mayıs günü bir basın toplantısı düzenlemiş ve Cindoruk aleyhinde ağır suçlamalarda bulunmuştur.

Gazetemiz ANAYURT Demokrat Parti’nin bu çok önemli kongresi öncesi Demokrat Parti ile ilgili tüm gerçekleri araştırmak ve okuyucularına sunmak amacı ile Demokrat Parti eski Genel Başkan Yardımcısı, DP ile ilgili 21 kitap ve çok sayıda makalenin yazarı Mehmet Arif Demirer’e ulaştı ve kendisinden 16 Mayıs’a kadar ‘Kongre’ye Doğru’ başlıklı bir yazı dizisi talep etti.

Demokrat Parti ile ilgili çok geniş bir arşive sahip olan Mehmet Arif Demirer’in ilk yazısı Sayın Aydın Menderes’in Basın Toplantısı ile ilgili. Kendisine, “Neden bu basın açıklaması ile başlıyorsunuz?” diye sorduğumuzda ilginç bir cevap aldık: “Çünkü ilk kez Adnan Menderes’in oğlu ile Bayar’ın torunları Hüsamettin Cindoruk karşıtlığında ve Sait Nursi hayranı bir DP Genel Başkanı kişiliğinde buluştular. Bu yazı dizisinde bu ilginç birlikteliği ortaya koyacağım. Ayrıca 1995 yılında ben genel başkan yardımcısı iken kimseye haber bile vermeden ve babasının partisini başıboş bırakarak Refah Partisi’ne giden bir kişinin bugün telaş içinde neler söyleyebildiğini göstermek istedim.”

Mehmet Arif Demirer, makine yüksek mühendisidir. ATATÜRK Araştırma Merkezi’nin yakında yayımlayacağı 711 maddeden oluşan büyük ATATÜRK Ansiklopedisinin 42 maddesinin yazarıdır. Bu maddeler arasında en önemsediği iki maddeyi şöyle tanımlıyor Demirer: “Celal Bayar ve 10 Kasım 1953 maddeleri. O gün Cumhurbaşkanı Bayar, 15 yıl sandıkta bekletilen ATATÜRK’ü vatan toprağına verdiğinde ben de merdivenlerde izci olarak görevli idim. Bayar ve ATATÜRK’ün naaşına çok yakın bir mesafede idim. Hep o yakınlıkta kaldım, birkaç adım. Bugün de ATATÜRK+Bayar ? Demokrat Parti Çizgisi’nin Türkiye’yi rahatlatacağına inanıyorum”

Telaş dorukta! 65 imza yeterli olmamış ki ağır topu da devreye soktular
Aydın Menderes’in açıklamaları (8.5.2009)
Bu basın toplantısı 16 Mayıs 2009’da yapılacak DP olağanüstü büyük kongresiyle ilgilidir…

29 Mart seçimlerinin ertesi gününden itibaren Genel Başkan Sayın Süleyman Soylu’nun görevi bırakmamasını söyledim. Önümüzdeki büyük kongrede Sayın Süleyman Soylu mutlaka aday olmalıdır…

Çarşamba günü Hüsamettin Cindoruk da genel başkanlığa aday olduğunu açıkladı. DP’nin üyesiyim. Cindoruk’un bu partiye genel başkan adaylığını susarak geçiştire-mem. Esasen pek çok görsel ve yazılı medya kuruluşumuz bu hususta benim fikirlerimi sordu…

Bu basın toplantısında Hüsamettin Cindoruk’tan bahsetmem ona önem verdiğim anlamına gelmemelidir. Onunla ilgili söylediklerimin muhatabı ise doğrudan doğruya tüm kamuoyu, DP camiası ve DP büyük kongresidir.

Hüsamettin Cindoruk son zamanlarda ısrarla 1950-1960 arasındaki DP’yi ve Adnan Menderes’i eleştirmiştir. Bunu da sırf günümüz darbe heveslilerinin hoşlarına gitmek için yapmıştır.

“DP iktidarının ilk 5 yılı iyi kalanı kötüydü” demekten çekinmemiştir. Demek ki 1960’a dönmek söz konusu olsa Hüsamettin Cindoruk ilk 5 yılı için DP’lilerin avukatlığına son 5 yılı için de Yassıada mahkemesi savcılığına talip olacaktır…

Milletten oy almak ve mevki sahibi olmak söz konusu olunca DP’yi övmeyi kimselere bırakmayan bu zatın DP ile ilgili bu son değerlendirmelerinin tek önemi kendisinin bukalemunvari meşrebini ortaya koymasıdır. Evvelsi gün merkez sağı toplamaktan bahseden Hüsamettin Cindoruk bundan bir süre önce “merkez sağdan bir şey olmaz, gelecek soldadır” diyordu.

Bütün bu beyanlar hicap duygusunun Hüsamettin Cindoruk’un yanına hiç uğramadığının en kesin delilidir.

Hüsamettin Cindoruk’un bu partiye verecek bir şeysi olsaydı 1993’te genel başkanlığa aday olurdu…

Acaba bugünlerde kendisi niçin DP’ye genel başkan olmak düşüncesine sahip olmuştur? Bunun cevabı son basın toplantısının içindedir. Ergenekon operasyonunu eleştiren beyanlarıyla ortaya çıkmaktadır.

Ergenekon operasyonuyla DP’nin hiçbir ilişkisi yoktur. Ayrıca anayasanın 138. maddesi son derecede açıktır. Cindoruk ergenekon avukatlığı yapacaksa DP’yi bırakıp CHP’ye Deniz Baykal’a yardımcı olmaya gitmelidir. Ergenekon’dan Cindoruk’a ne; yarası mı var ki gocunuyor?

Kendisi e-muhtıra, DP’nin 367 rakamının tutmaması için meclise girmemesi ve Anayasa Mahkemesi’nin türbanla ilgili anayasa değişikliği hakkındaki tutumu ile demokrasiden ve milli iradeden ne kadar uzakta olduğunu da ortaya koymuştur.

16 Mayıs’ta genel başkanlık için Süleyman Soylu’ya verilecek her oy DP’nin hatırasına hürmet, demokrasi ve milli iradeye bağlılık, siyasette tutarlılığa, değişim ve yeniliğe yol açmak için verilmiş olacaktır.

Hüsamettin Cindoruk için verilecek her oy ise DP ve Adnan Menderes’in aziz hatırasına saygısızlık, demokrasiye ve egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu ilkesine karşı olmak anlamına gelecektir. Cindoruk’a verilecek her oy darbeciliğe, Ergenekon-culuğa, siyasette ikiyüzlülüğe verilmiş bir oy anlamına gelecektir.

Yol yakınken Hüsamettin Cindoruk adaylıktan vazgeçmelidir. 9. cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel’in de Hüsamettin Cindoruk’u desteklediği söylenmektedir. Eğer doğruysa o da bu kararını yeniden gözden geçirmelidir. Aksi halde bugüne kadar demokrasi, DP ve rahmetli Adnan Menderes’in aziz hatırası için hiçbir şey yapmadıkları halde sırf kendi çıkarları için bunları istismara kalkışanlara DP olağanüstü büyük kongresinin gereken dersi vereceğinden, Allah’ın izniyle hiçbir tereddütüm yoktur.

Mehmet A. Demirer’in yorumları

Kongreye 8 gün ve ortada tek bir genel başkan adayı var. Sn. Menderes o adaya saldırıyor. Oysa yapması gereken kendi adayını belirlemesidir. O kadar. Ben Sn Soylu’ya yazılı olarak kongreye gitmemesini önerdim, gerekçelerini de belirt-tim. Dinlemedi. İlla Kongre’ye gitmek ve bırakmak istedi. Amaç, DP’yi bölmek ve (yedekte) küçük tutmaktı. Oysa %3.7’yi büyütmeye çalışmalıydı. Bunu önermiştim.

‘Sayın’ Soylu ama ‘Sayın olmayan’ Cindoruk. Yakışmıyor. Babası yapmazdı. Siyasi nezaket (tanışmamış), genel başkan adayına saldırmak yerine kendi adayını önermek ve onu desteklemeyi gerektirir.

Önem vermiyor ama önem vermediği kişiye saldırmak için telaş içinde basın toplantısı düzenliyor. Yakışmıyor.

Somut örnek vermek yerine darbe heveslileri ile irtibatlandıran suçlamalar. Darbe heves-lileri 2009 yılında neden, hangi mantıkla, 48 yıl önce idam edilen Menderes’in eleştirilmesinden hoşlansınlar?

Sn. Cindoruk’un 1950-1960 eleştirilerini tek bir cümle ile özetlerken (ne kadar sağlıklı?) şöyle mantıkdışı bir iddiaya saplanıyor: 2009 yılında DP Genel Başkan adayı olan bir kimse 1950 – 1960 dönemi DP iktidarını eleştiremez. Eleştirir ise Yassıada savcısı olur. Bu mudur demokrasi anlayışı?

Bukalemunvari meşrep konusunda Sayın Menderes’în çok ciddi sabıka kaydı vardır: 1995 yılında seçimlere grup kurarak DP olarak katılmak konumundan vazgeçip Refah’a gidivermiştir, koşa koa…

Çarşamba günü Sn Cindoruk, ‘Merkezde Birlik Partisi’ dedi. Ona bile dikkat etmemiş.

Hicap duygusu konusunda hiç kimse Sayın Aydın Menderes ile boy ölçüşemez. 1994 yılında babamın arkadaşları ile ters düşmek pahasına kendisini Genel Başkan yapan bizlere (16 DP GİK üyesi) yaptıklarını ‘Aydın Menderes ile 653 gün – Bir Çuval İncir’ başlıklı kitapta anlatmıştım, 1996 yılında. Şimdi hemen kısaca hatırlatıyorum: Önce, 1993’de Sn. Cindoruk aday olamazdı çünkü rahmetli Hayrettin Erkmen adaydı. 1994 yılında bizler (16 DP GİK üyesi) ken-disini rahmetli Erkmen’e karşı aday ve baş-kan yapmıştık. Sn. Aydın Menderes ise parti-yi başıboş bırakarak kaçıp gitmişti Refah Partisi’ne. Siyasi görüşü de Refah Partisi çizgisine uygundur. Büyük Değişim Partisi’n-den DP’ye getirdiği 15 kişinin tümü bugün ya Saadet - AK Parti’dedir. Ya da DTP’de.

Ergenekon uygulamalarını eleştirmek yargı-dan gocunmak değildir. Sn Cindoruk, ‘Organize Savcı – Organize Mahkeme’ dedi ve hakkında iddianame dahi yazılmamış insanların aylarca tutuklu kalmalarını eleştir-di. Ergenekonu onayladığı anlaşılan Sn. Menderes ise böylelikle organize savcı ve organize mahkemenin en mükemmel örneği olan Yassıada’yı da onaylamış oluyor. Babasını idam eden Yassıada’yı ! Telaş içinde ne söylediğinin farkında değil…

Sn. Süleyman Soylu, 18 Ocak 2009 tarihli Tercüman’daki ‘100 Yılın Olayı Fethullah Gülen’ başlıklı yazının tuzağına düşmüş ve söylemlerini var olamayan gerçekdışı bir Menderes-Nursi çizgisinde sürdürmüştür. Sn. Soylu, 18 Ocak 2009 sonrası benimsediği Nursi hayranlığı ile DP’yi ‘ATATÜRK-BAYAR ? DP’ çizgisinden uzaklaştırır.

Sn. Cindoruk ise bu çizgiyi iktidara taşımak üzere koymuştur ellerini taşın altına.

“Tecrübe ile gençliğin enerjisini birleştireceğim” derken terazinin ‘tecrübe’ kefesinde oturan bir kişiye, adaylığını açıkladığından 2 gün sonra, ‘Vaz geç’ demek ancak Sayın Menderes’in mantığı ya da mantıksızlığı ile bağdaşır. DP Kongresi en doğru kararı vereceğine göre Sayın Menderes’in telaşına hiç gerek yoktur. Zaten Kongre, Allahın izni ile Gedik-Naskali çağrısına uyacak, Sn Soylu’yu aday olmaya ikna edecek ve bir genel başkan seçecektir. Dolayısı ile bu telaşa hiç gerek yok. Adayı-nızı çıkarın. Gerisini de Kongre halletsin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder