Demokrat Parti Genel Başkanı Sayın Süleyman Soylu 10 Mayıs akşamı CEM TV’de kendisine yöneltilen soruları cevaplandırdı. İki somut cevabını alt alta yazıyorum:
* Merkez Sağ kimliğini yitirmiştir. Merkez sağa yeni bir kimlik gerekmektedir.
* 12 Mayıs Salı günü saat 13:00’de 16 Mayıs günü genel başkan adayı olup olmayacağını, arkadaşları ile danışmalarını tamamlayarak, açıklayacaktır.
Bu arada bazı Demokrat Partililer, Sayın Soylu’ya destek amacı ile kaleme alınan mektupta adları bulunan DP eski milletvekillerinin yakınları 65 kişiden on birine bir elektronik posta iletisi gönderdiler. Metnini aşağıda veriyorum: (Bu iletinin altında benim de imzam var)
Sevgili Kardeşlerimiz,
Sizler bu mektubu Sn. Hüsamettin Cindoruk’un adaylığını açıklamasından (7 Mayıs) yaklaşık bir hafta önce imzaladınız.
Sn. Cindoruk adaylığını açıkladıktan sonra başta Fethullah Gülen’in gazetesi Zaman olmak üzere yandaş gazetelerden Vakit (Dilipak’ın köşe yazısı yazdığı gazete) ve Yeni Şafak’ta Cindoruk karşıtı ve Soylu lehinde yazılar yayımlandı. Sayın Aydın Menderes yaptığı basın toplantısında karşıtlığın da, Soylu promosyonunun da dozunu artırdı. Ardından, 9 Mayıs akşamı kervana Bn. Çiller katıldı.
Böylelikle sizler sözcüğün tam anlamı ile kontrpiyede kaldınız: Sizler – Zaman/Vakit/Yeni Şafak – Aydın Menderes – Bn. Çiller, şu anda aynı kampta yer almış bulunuyorsunuz.
Şu hususu gerekçe göstererek mektuptaki davetinizi geri çekebilirsiniz:
Mektup yazıldığında ortada bir genel başkan adayı yoktu.
Şimdi var. DYP eski Genel Başkanı Sayın Hüsamettin Cindoruk.
Dolayısı ile Kongre günü delegelerin partinin başında bir genel başkan adayı olmadığı için endişelenmelerine ve adaylığını koymayacağını ısrarla belirten Sn. Soylu’ya bir defa daha çağrıda bulunmalarına gerek kalmamıştır.
Başka anlatımla 2 Mayıs günü takdim edilen mektup geçerliğini yitirmiştir.
Sayın Soylu’nun CEM TV açıklamasındaki önemli husus Merkez Sağ’a acilen gerekli olan yeni bir kimliktir. Ben Türkiye’nin içinden geçtiği son derece kritik dönemeci dikkate alarak bunu uzun bir süredir ‘ATATÜRK + Bayar – DP Çizgisi’ olarak tanımlıyordum.
Sayın Hüsamettin Cindoruk’un genel başkan adaylığını açıklamasından sonra çıktığı Kanal A ve TVNet’te sinirli hatta öfkeli bir performans sahneleyen Sn. Soylu, CEM TV’de daha sakin ve inandırıcı idi. Evet, Merkez Sağ’a yeni kimlik gerçekten zorunlu. Yalnız Sayın Soylu’ya hatırlatmak istiyorum. Merkez Sağ’ın Demokrat Parti’den gelen çok kuvvetli ve belirgin bir kimliği vardı. Bu kimlik 27 Mayıs Darbesi ile silinmemiş ve Adalet Partisi ile 12 Eylül’e, Doğru Yol Partisi ile de 1993 yılına kadar dimdik ayakta kalmıştı, Sayın Demirel ve Sayın Cindoruk sayesinde.
1993 yılında DYP’de genel başkan değişikliği olmuş, 1994 yılında T.C. tarihinin en büyük enflasyon-devalüasyon krizi yaşanmış ve partinin oyları % 27’den % 9.5’a inerken kimliği de belirsizleşmiştir. Bunun tek sorumlusu ise bugün Sayın Soylu’nun destekçisi Bn. Çillerdir.
DP Genel Başkan Yardımcısı sıfatımla 1995 yılı ekim ayında katıldığım bir TGRT programında bir broşür dağıtmıştım. Başlığı şöyle idi:
24 ŞUBAT 1995 TARİHLİ AVRUPA BİRLİĞİ BELGESİ İLE
Gümrük Birliği Uğruna Kıbrıs Türkü’nü Feda Ettiği İçin
BAŞBAKAN TANSU ÇİLLER İSTİFA ETMELİDİR
İşte Merkez Sağ’ın kimliğini bu tür olaylar YOK etti:
Ekonomide kötü yönetim, Kıbrıs’ta çuvallama ve Türkiye’ye on yılda 100 milyar Dolar ek dış ticaret açığı yükleyen anlamsız Gümrük Birliği - anlamsız çünkü AB Ortak Dış Ticaret politikasına uyma zorunluluğu var ama biz AB Ortak Dış Ticaret politikasını belirleyenlerin arasında değiliz. Bu politika aleyhimize işliyor. Örnek: Tekstil Sektörü.
Tümünün sorumlusu bugün Sayın Soylu’nun destekçisi Bn. Çiller. Ancak bugün Sayın Soylu’yu başkaları da destekliyorlar: Yandaş basın (Zaman-Vakit-Yeni Şafak), Aydın Menderes ve aralarında Bayar’ın torunları da bulunan DP eski milletvekillerinin bazı yakınları. Karmaşık bir kadro !
Merkez Sağ’ın kimliğine gelince. Bu konuda Sayın Soylu kesin bir reçete yazamıyor. Seçimlerden önce ‘Nursi- Menderes’ diyordu. Umarım bu iki kişinin hiçbir zaman bir araya gelmediklerini Sayın Soylu da artık anlamıştır. Yine umuyorum, şu söyleminin de yanlışlığını görmeye başlamıştır: ‘Demirel-Cindoruk-Ergenekon’. Bu durumda şu çizgiye yaklaşırsa hem Demokrat Parti’ye hem de Merkez Sağ’a hizmet etmiş olur: ‘ATATÜRK + Bayar – DP’
CEM TV’de “Bunun için varım” diyordu. Hodri meydan… Kongre’ye 3 gün kaldı.
***
DP’de Kongreye doğru – 4
Mehmet Arif DEMİRER
ANAYURT GAZETESİ
13 Mayıs 2009 ÇarşambaSüleyman Soylu kimdir?
Süleyman Soylu 21 Kasım 1969 yılında İstanbul'da doğdu... 17 Temmuz 1995 yılında yapılan DYP Gaziosmanpaşa İlçe Kongresi'nde 25 yaşında ilçe başkanı seçildi.
29 Nisan 1999'da 30 yaşında DYP İstanbul İl Başkanlığı'na atandı. 2002 genel seçimlerinde milletvekili adayı olmak için bu görevinden ayrıldı…6 Ocak 2008 tarihinde yapılan Demokrat Parti'nin 4. Olağanüstü Kongresi'nde geçerli 800 oyun 529'unu alarak genel başkan seçildi.
29 Mart 2009 akşamı % 3.7’yi görünce ayrılacağını ilan etti. 1 Nisan günü DP GİK, 16 Mayıs günü yapılacak Olağanüstü Kongre’yi ilan etti. 7 Mayıs günü Sayın Hüsamettin Cindoruk, adaylığını ilan etti.
Ufukta iki aday daha gözüküyor: Sayın Süleyman Soylu ve Sayın Mehmet Ali Bayar.
3.7, şimdilik 3’e bölünerek 1’e yaklaştı.
Soruyu yineliyorum: Kimdir Sayın Süleyman Soylu?
Sn. Soylu 2009 yılında iki değişik kişilik arz etmiştir:
Sait Nursi hayranlığı ve Nursi – Menderes ilişkisi vurgusu: 3 Mart 2009 Kocaeli TV’de söyledikleri:
“Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da 1950-1960 arasında, bu millet bilsin, bir tek Kürt isyanı olmamıştır…1950-1960 arası Demokrat Parti öyle bir politika uygulamış ki… buradaki karmaşıklıkların tamamına son vermiş. Buna en büyük katkıyı da Said Nursî yapmış.
“Sen ‘Demokrat Partiyi destekliyor’ diye tahammül edememişsin. 1960 yılından sonra mezarına tahammül edememişsin, başka yere nakletmişsin. Cesedine tahammül edememişsin. Peki kimi ikame etmişsin yerine devlet olarak, Apo’yu ikame etmişsiniz…Bu yanlış bir devlet politikasıdır. Bugünkü kavgaların sebebi de odur zaten. Bugünkü sıkıntıların sebebi budur.”
28 Nisan Sendromu ve Bn. Çiller hayranlığı: 11 Mayıs 2009 Bugün Gazetesi’nde yayımlanan Söyleşi:
“DP demokrasi ve milli iradeyi temsil ediyor. Merkez sağ özellikle bazı dönemlerde kontrol edilmeye çalışıldı. En büyük kontrol sistemi korku. 1960'da yapılan darbeden sonra 1961'de Menderes'in fotoğrafıyla sağın bütün siyasetçilerini sindirmeye çalıştılar. Şu anda yaşadığımız süreçte anlıyoruz ki, sağın içerisine dönem dönem sızmalar oldu…Yakın tarihe bakın, 367 süreci, cumhurbaşkanlığı seçimi, 28 Şubat...
“Bu mücadelede taraflar çok net. 28 Şubat'ın mağduru kim? DYP. O günkü genel başkanı kim? Sayın Çiller. Tarafları yeniden tanımlamaya gerek yok. 28 Şubat'taki taşeronluk bugün de devam ediyor. Bu kadar basit. Bunun herkes farkında. O zaman onlar güçlüydü, şimdi biz güçlüyüz.”
YORUM:
Sn Soylu’ya göre, 28 Şubat çok kötü bir hata mağduru da Bn. Çiller idi.
28 Şubat’ta partinin oyu % 19 idi. Bu mantığa göre 28 Şubat’tan bir sonraki seçimlerde milletin yapılan hatayı tamir etmesi ve oyların Bn. Çiller’e akması beklenirdi.
Ne oldu? 1999 seçimlerinde Bn. Çiller’in DYP’sinin oyu % 19’dan % 12’ye düştü. 2002 yılında ise çöküş devam etti ve Bn. Çiller’in partisi baraja takıldı: % 9.5
Dolayısı ile DYP 1991’de Demirel-Cindoruk ile % 27’ye ulaşmış ve iktidar olmuş iken, 1993’de Genel Başkan olan Bn. Çiller döneminde partinin yaşadığı çöküşte Sn . Soylu’nun da, baraja takılmadan önceki son dört yıl boyunca İstanbul il başkanı sıfatıyla, önemli pay ve katkı sahibi bir kişi olduğu açıktır.
Sn Soylu bugün de partiyi gereksiz bir kongreye taşıyarak yerel seçimlerde sağladığı % 3.7’yi % 1’e indirmeye çalışan bir genel başkan görünümündedir.
Sn. Soylu 12 Mayıs günü saat 13:00 aday olacağını nihayet ilan etti.
Kongre’ye sadece 2 gün kaldı: Perşembe ve Cuma.